GÜNEŞ'TEN GELEN SAĞLIK: D VİTAMİNİ
Güneş ışığı vitamini olarak kabul edilen D vitamini beyaz, kristal yapıda, oksidasyon ve ısıya karşı oldukça dayanıklıdır. Yağda çözünen vitaminler grubunda incelenir.
Normal koşullarda D vitamininin %90-95 kadarı güneş ışınlarının etkisi ile sentez edilir. Morina balığının karaciğer yağı, D vitamini bakımından oldukça zengindir. Bununla beraber, diğer yağlı balık türleri(somon, uskumru, sardalya vb.), süt, yumurta sarısı, tereyağı, tatlı patates, yulaf, brokoli, maydanoz, yosun ve mantar gibi besinler yüksek miktarda D vitamini içerir. Normal koşullar altında insan vücudunda bulunan D vitaminin %90-95’i güneş ışınlarının etkisi ile deride sentez edilir. Özellikle içine katılmadıkça besinlerle alınan vitamin D’nin büyük bir önemi yoktur. Güneş ışığı temel kaynaktır ve yeterince faydalanılırsa ilave D vitamini almaya gerek yoktur. Bitkisel kaynaklarda vitamin D, öncül molekül şeklinde (ergosterol) bulunur ve vücutta vitamin D2’ye dönüşür. Vitamin D3 ile aynı fonksiyona sahip olan besin kaynaklı vitamin D barsaktan emildikten sonra lenf damarları ile karaciğere aktarılır.
D vitamininin metabolizmadaki başlıca görevi intestinal kalsiyum ve fosfor emilimini sağlayarak parathormon ile birlikte organizmanın kalsiyum ve fosfor dengesini düzenlemektir. D vitamini yokluğunda kalsiyum emilimi %10-15 düzeyinde iken D vitaminin varlığında bu oran %30-80 değerlerine kadar çıkmaktadır.
Vitamin D düzeyi düşüklüğü yalnızca basit bir biyokimyasal bozukluk olmayıp; beraberinde kemik yapım-yıkım hızında artma, osteporoz ve hafif osteomalazi ve kalça ya da diğer kemiklerdeki kırık olasılığında artma gibi fizyolojik, klinik ve patolojik bulgulara yol açmaktadır.
Temel işlevi kalsiyum ve kemik metabolizmasını anabolik yönde aktive etmek olan D vitamini son yıllarda giderek daha iyi anlaşılan etkileri ile vücuttaki en önemli metabolik faktörlerden biridir. Vitamin D eksikliğinin diyabet, enfeksiyonlar, otoimmün hastalıklar, kanser ve kardiyovasküler hastalıklar gibi pek çok sağlık sorunu ile ilişkili olduğu yönünde önemli kanıtlar bulunmaktadır.
D vitamini bağışıklık sistemi regülasyonunda da önemli bir rol oynamaktadır. D vitamini, immün sistemde antimikrobiyal fonksiyonları desteklerken inflamatuvar aktiviteyi ve adaptif immün yanıtı başlatma kapasitesini azaltır. D vitamini eksikliği; pnömoni, tüberküloz ve bronşiyolit gibi solunum yolu enfeksiyonları ile de ilişkilendirilmektedir.
Obezitenin D vitamini eksikliği için güçlü bir risk faktörü olduğunu ortaya koyan çalışmalar mevcuttur.
Direk güneş ışığı maruziyeti yetersiz, cilt rengi koyu, inflamatuar barsak hastalığı ve yağ malabsorbsiyonuna neden olan başka bir hastalığı olan bireyler de D vitamini eksikliği açısından göz önünde bulundurulması gereken riskli gruplardır. D vitamini eksikliğinin önlenmesi ve tedavisi için doğal güneş ışığı takviyesi -güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde D vitamininin emilimi daha iyi olacağı için- sabah 10.00 ile öğleden sonra 15.00 saatleri arası ve günde 15-30 dakika optimumdur. Yeterli güneş ışığı alamayan çocuklar ve erişkinler ise yeterli serum D vitamini seviyesine ulaşmak için 800-1000 IU/gün D vitamini almalıdır.
Yüksek miktarlarda D vitamini alınması toksik etki gösterir. Özellikle serumda kalsiyum ve fosfat düzeyi yükselir. Bu ise kalsiyumun böbreklerde ve kan damarlarında birikmesine sebebiyet verir. Kaslarda zayıflık, gastrointestinal bozukluklar, böbreğin görevini tam olarak yerine getirememesi gibi problemler gözlemlenir. Fazlalık durumu eklemlerde ve yumuşak dokularda kireçlenmeye neden olur.
KAYNAKÇA
1. Akkoyun HT, Bayramoğlu M, Ekin S, Çelebi F. D Vitamini ve Metabolizma için Önemi. Atatürk Üniversitesi Veteriner Bilimleri Dergisi. 2014: 9(3); 213-219.
2. Erbay E, Mersin S, İbrahimoğlu Ö. D Vitamini ve Vücut Sistemleri Üzerine Etkisi. Sağlık Akademisyenleri Dergisi. 2019: 6(3); 201-206.
3. Akpınar P, İçağasıoğlu A. D Vitamininin Yaşam Kalitesi ile İlişkisi. Turk J Osteoporos 2012;18(1):0-0.
4. Mesci E, Mesci N, İçağasıoğlu A. D Vitamini Eksikliğinin Yorgunluk, Gündüz Yorgunluk Hali ve Fiziksel Aktivite Düzeyi ile İlişkisi. Turk J Phys Med Rehab 2016;62(3):222-228.

Yorumlar
Yorum Gönder