BESLENMENİN KANSERE ETKİSİ
Dünya ve Türkiye’de ölümlerin büyük bir kısmına neden olan kanseri arttıran ve azaltan birçok etken vardır.
Kanseri arttıran
etmenler:
·
Sigara içimi
·
Yüksek hızda bakteri ve virüs
enfeksiyonu
·
Yüksek miktarda pestisit yapay kimyasallara maruz kalma kalma
·
Aşırı alkol tüketimi
·
Radyasyon
·
Olumsuz çalışma koşulları
·
Beslenme alışkanlıkları
Kanseri azaltan
etmenler:
·
Sigara içmemek ve sigarasız ortamda
yaşamak
·
Bakteri ve virüs enfeksiyonlarının az
olması
·
Pestisit ve kimyasallara az maruz kalma
·
Alkol alımının azlığı
Görüldüğü gibi beslenme
alışkanlığı kanseri arttıran ve azaltan etmenlerde de yer almaktadır.
Araştırmalara göre kanseri arttıran beslenme alışkanlıklarını maddeler halinde
inceleyelim.
OBEZİTE
VE KANSER: Besinlerle alınan
enerjinin, gün boyu harcanan enerjiden daha fazla olması sonucu vücutta yağ
olarak birikerek obeziteye neden olmaktadır. Genellikle şişmanlık kalori değeri
yüksek besinlerin sürekli, aşırı tüketiminden ve fiziksel aktivitenin
azlığından kaynaklanmaktadır.
Özellikle
meme, kalın bağırsak-rektum ve kan kanserleri obez bireylerde normal
ağırlıktakilere göre daha fazla görülmektedir. Yağlı besinler ve bozulmuş yağ
tüketimi, kanser yapıcı ve ilerletici maddelerin de alımının artmasına neden
olmaktadır. Haftada 3-4 kez
yapılan, 30-60 dakikalık orta şiddette fiziksel aktivitenin sağlığımız üzerinde
olumlu etkileri vardır. Yapılan çalışmalarda fiziksel aktivitenin kanser
riskini de azalttığı gösterilmiştir.
YAĞ VE KANSER: Yağlar vücudun enerji deposu olup vücutta
sentezlenemeyen elzem yağ asitleri ve yağda eriyen vitaminlerin alınması için
gereklidirler.Yağın her çeşidinin (sıvı veya katı, hayvansal veya bitkisel)
fazla tüketilmesi özellikle prostat, meme, testis, rahim, yumurtalık ve
kolorektal kanserlerinin oluşum riskini arttırmaktadır.
Kanserojen maddeler (kanser yapıcı) yağ içinde birikir ve fazla yağ alımı bu maddelerin
vücuda girişini artırır. Çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin sıvı yağlar
kolay okside olurlar. Oksidasyon sonucu oluşan öğeler bağışıklık hücrelerinin
yıpranmasına neden olarak kanser riskini arttırırlar. Bu nedenle yağ alımını azaltmak için yemekler az yağ ile
pişirilmeli özellikle et yemeklerine ilave yağ eklenmemeli kendi yağında
pişirilmelidir. Doymuş yağların tüketimi azaltılarak doymamış yağ tüketimi
arttırılmalıdır. Bitkisel sıvı yağlar tercih edilmelidir. Yağ çeşidi ve
tüketimi belirli bir denge içerisinde olmalıdır.
PROTEİN VE KANSER: Aşırı
et, dolayısı ile hayvansal proteini çok tüketen ülkelerde meme, rahim, prostat,
kalın bağırsak-rektum, pankreas ve böbrek kanserleri, hayvansal proteini az
tüketen ülkelerden daha fazla görülmektedir. Bunun nedenlerinden birisi yüksek miktarda hayvansal protein
alındığında doymuş yağ tüketiminde de artış olmasındandır. Ancak yine de bu kanserlerin proteinle
mi ya da doymuş yağ alımı ile bağıntılı olduğu tam olarak açıklanamamaktadır.
Yağ içeriği yüksek et ve işlenmiş et tüketimi yerine alternatif protein
kaynakları olan balık, tavuk sağlıklı pişirme yöntemleri ile tüketilmelidir. Nitrat, nitrit gibi katkı maddeleri
içeren ürünlerden ( sucuk, sosis, salam vb.) uzak durulmalıdır.Yağsız
hayvansal protein tüketiminin kanserle ilişkili olmadığı bilinmektedir. Yağsız
et, süt ve benzeri besinlerin tüketimi kanser riskini arttırmaz.
VİTAMİNLER
VE KANSER: Vitaminlerin
genellikle kanser oluşumunu önledikleri belirtilmektedir. Vitaminlerin günlük
önerilen miktarlardan az alınmasının kanser riskini arttırdığı bildirilmiştir.
Örneğin düzenli
güneşle temas ile derideki ön maddeden D vitamini oluşur ve gereksinmeyi
karşılar. Aşırı ve uzun süre güneş ışınları ile temas derinin yanması durumunda
D vitamininin etkisi kaybolduğu gibi, deri kanseri riski de artar. Düzenli
güneşten yararlanarak vücutta yeterli D vitamini oluşumunun sağlanması ve
yeterli kalsiyum alımı kemik kanseri riskini azaltır.
MİNERALLER
VE KANSER: İnsan
vücuduna minerallerin çoğu içecek ve yiyeceklerle, bir kısmı hava yoluyla
bazıları da deri ile alınır. Bazı mineraller kanserin oluşmasını önlemeye
yardımcı olurken bazıları da kansere neden olur. Bazı minerallerde alım
miktarına göre her iki şekilde de etki göstermektedir. Kanser oluşumuna neden olan
başlıca mineraller nikel, kadminyum, kurşun, asbest (amyant) ve arseniktir.
Kanserden koruyucu minerallerin başlıcaları selenyum, iyot, çinko, molibden,
kalsiyum ve demirdir.
SİGARA-ALKOL VE KANSER:
Fazla bira içenlerde kalın bağırsak-rektum kanseri daha fazla görülür. Sert
içkileri fazla tüketenlerde, ağız, baş ve boyun kanserleri sık görülür. Alkol
tüketimi fazla olanlarda karaciğer kanseri sık görülür. Sigara ile birlikte
alkol alışkanlığı kanser riskini daha da fazla arttırır. Alkol beslenme durumunu
da olumsuz yönde etkilediğinden kanser riskini arttırıcı faktörler arasında yer
alır.
BESİNLERE
UYGULANAN İŞLEMLER VE KANSER:
Ø Tütsüleme,
tuzlanma, nitrit, nitrat gibi kimyasal maddeler ile işleme yöntemleri bazı
kanserojen maddeler yol açmaktadır. Odun ve kömür dumanında bulunan kanserojen
maddeler tütsülenme sırasında besinler tarafından emilerek yağlı kısımlarda
birikirler. Nitrit ve nitrat katılmış besinler (salam, sucuk, sosis gibi)
yenildikten sonra midede nitrozaminlere dönüşürler. Nitrozaminler kimyasal
kanserojendirler. Bu tür besinlerle birlikte C vitamininden zengin bir besinin
tüketilmesi (meyve, salata, domates vb) nitrozamin oluşumunu engelleyerek
kanser riskini azaltır.
Ø Besinlerin aşırı şekilde saflaştırılması,
kanserden koruyucu maddelerin kaybına neden olur.
Ø Hatalı
pişirme yöntemleri, vitaminlerin kaybına neden olur. Etin çok yüksek
sıcaklıktaki ızgara üzerinde veya aleve çok yakın tutularak pişirilmesi
sırasında kanserojen maddeler oluşabilir. Etin hafif sıcaklıkta ve alevden uzak
tutularak pişirilmesi ile kanserojen maddelerin oluşumu en aza indirilebilir.
Ø Kızartmalar sırasında yağların yapısında bir
takım değişiklikler oluşur. Kızartma yağlarının tekrar tekrar kullanılması
kanserojen maddeler oluşumunu arttırır. Bu nedenle kızartmalara diyetimizde çok
fazla yer vermemeli, kızartma yapılan yağlar süzülüp, cam kavanozlarda serin ve
karanlık bir yerde saklanmalıdır. Kızartma yağları en fazla 3 kez tekrar
kullanılmalı, her kullanımda üzerine bir miktar yeni yağ ilavesi yapılarak
kullanılmalıdır.
v Yeterli ve dengeli beslenmeli, öğünlerde 4
besin grubundan
yiyeceklerin yer aldığı dengeli mönüler hazırlanmalıdır.
v Günde
en az 5 porsiyon sebze veya meyve tüketilmelidir. En az 2 porsiyonu yeşil
yapraklı sebzeler veya portakal, limon gibi turunçgiller olmalıdır.
v Rafine tahıllar ve saf şeker yerine tam taneli
tahıllar tercih edilmelidir.
v Özellikle
yağ içeriği yüksek ve işlenmiş kırmızı et tüketimi sınırlandırılmalıdır.
Kırmızı et yerine balık, tavuk, kuru baklagiller tercih edilmelidir.
v Yağ
alımının azaltılması için yemekler az yağla pişirilmeli, et yemekleri yağ
eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma, kavurma gibi pişirme
yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih
edilmelidir.

Yorumlar
Yorum Gönder